GizliYORUM

30 Temmuz 2009

3G Dönemi Başladı !

İşim gereği yaklaşık 2 aydır 3G ile yatıp kalkıyoruz ve nihayet geldi işte!İnanılmaz bir teknoloji,uçsuz bucaksız bir deniz.En muhteşemi de Türkiye'nin 81 ilinde aynı anda hizmete girmiş olması.3G sayesinde hareket halindeyken sesin yanısıra grafik,resim,film,müzik,data ve benzer bilgiler yüksek hızda iletilebilecek.Artık cep telefonlarımızdan görüntülü konuşabilecek,eve ulaşmaya çalışırken trafikte naklen maç yayınını izleyebilecek,dizimizi seyredebilecek,cepten internete hatta cep telefonumuz aracılığı ile laptopumuzla internete bağlanabileceğiz falan falan...Vaaay be ne teknoloji!Ne kadar ileri bir seviyeye ulaştık farkında mısınız?Çok değil 15-16 sene önce,cep telefonları ülkemize geldiğinde Türk halkı olarak hayretler içerisinde kalmıştık.( Gerçi milyonlarca yıldır cep telefonumuz varmışcasına hızla adapte olduk ya o da ayrı bir hayret konusu .)

Cebimizden yüksek hızda raporlarımızı gönderebiliyoruz ama işimizden evimize giden 15 dakikalık yolu 1,5 saatte gidiyoruz,kendi işyerlerimizden çıkmadan firmalarımızla görüntülü toplantı yapabiliyor ve böylece zamanımızı yolda harcamaya engel olabiliyoruz ama hastanede erken doğum yapan kadıncağızın yeterli küvez olmadığı için ikiz bebeklerinin birinden vazgeçmesini isteyenlere engel olamıyoruz,yüksek teknoloji sayesinde denizin dibindeki ve ıssız çöllerdeki darbeyi bulabiliyoruz ama bir katili ya da düşen helikopterin yerini bulamıyoruz...Bu nasıl çelişki yahu!Biz ilerledik mi yoksa geriledik mi lütfen biri bana söyleyebilir mi?
Atam "Muasır medeniyetler seviyesine ulaşılmalı"derken bunu kastetmemişti,biz yanlış anladık!Bizi bir yerlerden izliyor,biliyorum.Öyle utanıyorum ki...
[ ... ]

24 Temmuz 2009

Yasal Sapıklık !

Beraberliklerde aradaki yaş farkının çokta önemli olmadığını düşünenlerdenim.3-5 yaş büyük/küçük olmak,kafa yapıları,anlayışları,zevkleri uyumlu insanlar için bir problem teşkil etmez.Ancaaaaaak 71 yaşındaki bir adamın (başka bir kelime bulamadığım için adam demek zorunda kaldım,adam olduğundan değil) 17 yaşında bir kızla evlenebilmesi (olay böyle olduğu evlilik yazdım aslında ortada sadece satın alma durumu var)benim için sapıklıktan başka birşey değil.Neredeyse torununun çocuğu olacak yaşta bir kızla değil evlenmek bunu düşünmek bile sapıklık.71 yaşındaki bu şahısın,şu anda cezaevinde bulunan ve alınan kararı yanlış bulup utanmadan temyize giden insan müsvettesinden benim için hiç bir farkı yok.Sapıklığın yasal hali......

Haydi o şahıs sapık,peki kızın ailesine ne demeli.Hangi insan evladı kızını dedesi olacak yaşta birine verebilir ki?Buna nasıl razı olur aklım almıyor.İnsan kızını sevdiği gence bile verirken ağlaya zırlaya verir.Sen,pamuklara sar,bak büyüt yetiştir üç kuruş para için (trilyonlar da olsa bu durumda üç kuruş )kızını sat,olacak iş mi?Düşündükçe midem bulanıyor.Allah islah etsin.


Bu konu için kesinlikle derhal bir yasa çıkmalı ve bu durum bir an önce engellenmeli.

Resim: Jan Jan Filminden
[ ... ]

19 Temmuz 2009

Bu Yazı Sana Birtanem

" Ve ben seviyorum.İnanabiliyor musun?Üstelik tam da ,kendimi bildim bileli hayalini kurduğum,karakterini çizdiğim,duygularını şekillendirdiğim,yalnızca ismini koyamadığım adamı,beynimin "Artık Gerçekleşmesi İmkansızlar" bölümüne kaldıracakken...Tıpkı düşlediğim gibi.Hatta eksiği yok fazlası var.Bütün bunların yanında canımı acıtan,unutmak istediğim ve kelimelere dökmeye bile cesaret edemediğim bir bölümü de yok değil.Ama bütün bunlara rağmen,öylesine büyük ,öylesine derin,öylesine coşkulu bir duygu ki içimdeki,engelleyemiyorum.Yapmamalıyım,bunu tüm kalbimle biliyorum ama öylesine çok seviyorum ki onu,onu düşündüğümde kalbim sızlıyor,içim titriyor.Tanrım,ne oldu bana böyle ?Saat gecenin bir yarısı ve ben hala içimdeki coşkudan uyuyamıyorum.Üstüme kokusu sinmiş, uçup gidecek diye ödüm kopuyor.Uyuyamamam belki de ondan,biraz daha içime çekebileyim,onu yanımda hissedebileyim diye.Kalbim her an yerinden çıkacak gibi.Bir an bile adını aklımdan silemiyorum.Baktığım her yerde,konuştuğum her insanda,söylediğim her cümlede,okuduğum her kitapta,dinlediğim her şarkıda o var.........."
Aşkım,bu satırları yazalı tam 4 yıl oldu.Ben hala ilk günki heyecanla seni sevmeye devam ediyorum.Hergün bir önceki güne inat daha büyük bir aşkla.Varlıkta,yoklukta,yokluğunda...Yıldönümümüz kutlu olsun birtanem.Seni çok seviyorum.Son nefesime kadar......


[ ... ]

17 Temmuz 2009

Neden Buradayım?

Created by ANK Öyle şeyler vardır ki en yakınınıza bile anlatamazsınız,anlatmak istersiniz içinizde büyür kocaman olur,sanki bir el sıkar boğazınızı,dilinizin ucuna kadar gelir haykırmak istersiniz,söyleyemezsiniz.Duvarlarla konuşursunuz çoğu zaman,dinler gibi görünürler ama nafile ses vermezler,kendi sesiniz yankılanır kulaklarınızda,duydukça daha da derin bir üzüntüye kapılırsınız.Paylaşamamak daha çok üzüntüye,üzüntü de daha çok öfkelenmenize sebep olur.Olur olmaz şeylere kızarsınız,sevdiklerinizden çıkarırsınız paylaşamamanın öfkesini.Sorunlar hiç azalmaz hatta öfke nöbetlerine kapılıp hatalar yaptıkça yeni yeni problemler eklenir hayatınıza sinsice.Ve sonunda durup düşündüğünüzde,bütün bu yaşanılanlara sadece söylemekten çekindiğiniz ya da korktuğunuz küçük sırrınızın sebep olduğunu görürsünüz.İşte burası tam da bu yüzden var.Herkes anlatsın,nasılsa bir dinleyen var diye...
[ ... ]

16 Temmuz 2009

Taşındım :)

Uzun zamandır Blogcu'dan Blogger'a geçmeyi düşünüyor ama bir türlü fırsat bulamıyordum.Nihayet taşındım.Bu zamana kadar bir sürü ev değiştirme tecrübesi yaşamış biri olarak taşınmanın ne derece zor ve yorucu olduğunu çok iyi bilirim.Günler,haftalar hatta aylar süren yorucu araştırmalar,uzuuun yürüyüşler ve kartvizitliğini dolduran bir sürü emlakçı sayesinde en sonunda tam da istediğin gibi olmasa da(Bunu ancak taşındıktan çok sonra farkedersin)bir ev bulunur.Yorgunluk bununla da bitmez hatta aslında tam da burada başlar.Önce yeni eve eşyalar gelmeden önce yerden tavana bol çamaşır sulu ve bir dolu malzemeli sıkı bir temizlik yapılır.(Tabii ev sıfırsa ve boya badanaya vs. gerek yoksa)Sonra çevredeki tüm bakkallar dolaşılıp karton kutu dilenilir.En son girilen bakkaldan çıkıldığında "lanet olsun" nidaları eşliğinde inşaat malzemeleri tarzında ürünler satan marketlerden birine gidilip uygun ebatlarda karton kutular satın alınır.(Bu karton kutular taşındıktan sonra evde kendine yer edinemediğinden dolayı,atıldığı ya da ihtiyacı olan birisine verildiği için her taşınıldığında aynı film tekrarlar.)Eski eve dönüp özel,değerli ve kırılabilecek eşyalar özenle paketlenir ve nedense bu işlem gecenin sabaha yakın bir vaktine kadar devam eder.İki üç saatlik neredeyse yorucu gibi gelen uyku, sabahın kör vakti nakliyecilerin kapıyı alacaklı gibi çalmasıyla sona erer.O andan itibaren ruh bedenden çıkıp,vücut kendisini otomatik pilota bağlar.Sürekli ayakta,saatlerce bir o yana bir bu yana aslında hiç bir iş yapmadan koşuşturulur.Ayaklarında dermanın kalmadığını anladığın an,ne yazık ki evde üzerine oturulacak son eşyanın da kamyona yüklenmesi için evden çıktığı andır.Evde artık yalnızca bir kaç gazete kağıdı,atılması için bıraktırılan eşyaların bulunduğu torbalar,nereden çıktığını anlayamadığın eşya parçaları,vileda sopaları,süpürge,bir kaç bez,perde uçları(perdenin kornişten çıkmamasını sağlayan zamazingo) ve ne kadar temiz olduğunu iddia edersen et her odanın zemininde yoğunlaşmış topak topak tozla başbaşa kalınır.Eve veda ederken,eski evsahibinin kulaklarını çınlatmasını engellemek için güzelce süpürülüp silinir.Buruk bir hüzünle,bir şey unutulmaması adına (aslında hatıraları yad etmek için)evin tüm odaları tek tek kontrol edildikten sonra,ardında sadece o evde yaşadığın hatıraları bırakarak bir daha dönmemek üzere kapıdan çıkılır.Hüzün,yeni evin kapısına varana kadar seninle gelir.

Yeni eve gelindiğinde yeniden bir koşuşturma başlar.Eşyalar kamyondan eve taşınırken yine sağa sola koşuşturulur.Bu defa diğerinden daha farklı ve daha yorucudur.Çünkü elinde eşya ile eve giren her usta (Nakliye elemanı)"Bunu nereye koyalım abla"diye sana sorar.Ev boşken "koltuklar şuraya,yatak burada harika olur,masayı camın tam önüne koyalım,dolap kapının girişinde solda daha güzel durur"şeklinde kafanda oluşturduğun dekorasyon planı,uygulamaya gelince asla planlandığı gibi olmaz.Çünkü alınan her mobilya sadece o mobilyanın alındığı eve uyar.(Her yeni evde eşya değiştirme lüksün varsa yırttın:))Eve son eşya girene kadar sinir bozucu koşuşturma devam eder.(Aralarda kavgalar,bağırışmalar,ağlamalar bile yaşanıldığı olur)Nakliyeciler gidip evle başbaşa kalındığında şöyle bir eve göz gezdirilip mutlaka"Asla yerleşemeyeceğim,kesinlikle bitmez bu kadar iş"diye düşünülür ve en yakın koltuğa oturulur,oturulduğu gibi de kalkılır.Çünkü kalkılmazsa asla o işleri bitirmek için gerekli enerji sağlanmaz.

Önce yeni eve ve oradan oraya gelişigüzel atılmış eşyalara bakılıp Allah'tan güç vermesi için yardım dilenir.Kısa bir süre "Dün burayı tertemiz yapmıştım,şimdi nasıl bu hale geldi leş gibi?" diye düşündükten sonra işe girişilir.Önce mutfak dolapları tekrar güzelce silinir,tüm mutfak eşyaları en ufak parçasına kadar yıkanır ve yerleştirilir.Sonra yabancı el (nakliyeci) değmiş olabileceği düşünülen eşyalar,giysiler tek tek makinaya atılıp yıkanır.Eşyalar olması gerektiği ya da uyduğu gibi yerleştirilir.Perdeler yıkanır.Ev tekrar güzelce süpürülür,kapılar ve yerler silinir,çarşaflar serilir,perdeler takılır,bu böyle yaklaşık (sonsuzluk gibi gelen)2-3 gün devam eder.Bu sürenin sonunda artık tamamen taşınılmıştır.Ruh bedene geri döner ve döndüğüne uzun bir süre memnun olmaz.Çünkü bıraktığı gibi değildir beden, ağrımadık tek yeri yoktur.Üstüne üstlük dinlenmek gibi bir lüksü de yoktur,iş hiç bitmez....(Allah bitirmesin)
Yazdıklarım aslında sadece özet.Taşınanlar çok iyi bilir.Ama bu sefer ki taşınmam,anlattığım gibi olmadı.Blogcu'dan Blogger'a taşınırken zaten çok az olan tüm yazılarımı (Önsöz dışında)orada bıraktım.Şablonu bile diğer bloğumdan kopyaladım:))Yeni yerimde yenilendim.Çok kolay oldu çook.Allah herkese taşınırken sanal taşınma rahatlığı versin inşaallah.
[ ... ]